Epilepsi nöbeti (yada
krizi), beyin normal aktivitesinin, sinir hücrelerinde geçici olarak meydana
gelen anormal elektriksel aktivite sonucu bozulması ile oluşan klinik bir
durumdur. Halk arasında “Sara Hastalığı” olarak da bilinen epilepsi, kendini
epileptik nöbetler ile göstermektedir. Epileptik nöbet gerçekleştiğinde hastada
gelip geçici bilinç kaybı veya farklı özelliklerde belirtiler olmaktadır.
Kişinin tek bir nöbet geçirmesi, epilepsi hastası olduğu anlamına gelmez.
Epilepsi oldukça yaygın
bir hastalıktır. Toplumda görülmeme sıklığı, ülkemizde ve dünyada olduğu gibi %
0,5 ile %1 arasındadır. Cinsiyetler arasında epilepsi hastalığının görülme
oranında herhangi bir farklılık yoktur.
Epilepsi belli bir yaş
grubunda değil herhangi bir yaş ve zamanda ortaya çıkabilmektedir; ancak ilk 16
yaşa kadar ve 65 yaşından sonra görülme sıklığı artmaktadır. Çocuklarda 16 yaşa
kadar en sık görülen nörolojik hastalık epilepsidir.
>>Çocukken
yaşanılan menenjit veya havale gibi hastalıklar ileride epilepsiye dönüşme
riski alabiliyor. Bunun yanında beyin tümörü ya vücuttaki şeker azlığı da aynı
şekilde ileride epilepsi etkisi yaratabilmektedir. Her yaştan
insan epilepsi hastalığına yakalanabilir. Anne
karnındaki bebek dahi, anne karnındayken epilepsi
nöbeti yaşayabilir. Aynı şekilde
yeni doğan bir bebek de epilepsi
krizi geçirebilir. Bunların
sebebi aileden gelen genetik hastalıktır. Yeni doğan bir bebeğin kafası üzerine
düşmesi veya baş bölgesine darbe alması çocuklarda
görülen epilepsiye kuvvetli bir örnek olarak verilebilir.
Hastalığın sık görüldüğü
çocuk yaşlarda anne ve babanın gözlemleri teşhis için önemli rol oynamaktadır.
Çocuğun arada bir ağzını şapırdatması, kol ve bacaklarında ani
sıçramalar-irkilmeler olması, burnuna kimsenin duymadığı kötü koku gelmesi
(örneğin yanmış lastik kokusu) veya çocuğun arada bir gözünün dalması, bir yere
birkaç saniye boş boş bakması gibi durumlar gözlemlenebilir. Bu gibi
davranışların bir kısmı normal değildir ve şüphelenirlerse bir nöroloji
hekimine başvurmakta fayda vardır.
Epilepsinin Nedenleri
Epilepsi hastalığının nedenleri çok çeşitlidir ve değişkenlik
göstermektedir. Genel olarak özetlemek gerekirse epilepsi nedenleri arasında şu
faktörler bulunmaktadır:
• Hipokampal skleroz
• Beyin tümörleri
• Hipoksik-iskemik beyin hasarları
• Santral sinir sistemi enfeksiyonları
• İmmun aracılı inflamasyonlar
• Beyin dokusunun gelişimsel bozuklukları,
• Beyin damarlarında gelişimsel bozukluklar
• Kalıtımsal hastalıklar ve genetik nedenler.
• Beyin tümörleri
• Hipoksik-iskemik beyin hasarları
• Santral sinir sistemi enfeksiyonları
• İmmun aracılı inflamasyonlar
• Beyin dokusunun gelişimsel bozuklukları,
• Beyin damarlarında gelişimsel bozukluklar
• Kalıtımsal hastalıklar ve genetik nedenler.
Ancak epilepsi hastalığının teşhis yöntemlerindeki tüm gelişmelere
karşın yukarıda belirttiğimiz nedenlerin dışında hastalığın sebebinin ne
olduğunu bilmediğimiz bir grup hasta da bulunmaktadır.
Epilepsi Nöbeti Gözlendiğinde Ne Yapılmalı?
Kişi güvenli bir yere
yatırılır. Etrafındaki eşyalar çarpma tehlikesine karşı uzaklaştırılır.
Başı
yere çarpmasın diye el yardımıyla desteklenir.
Kesinlikle
soğan, kolonya gibi şeyler koklatılmaz.
Kişinin
hareketleri durdurulmaya çalışılmamalıdır. Bilinçsiz yapıldığından ne kadar
uğraşılsa da bir yararı olmayacaktır.
Üzerindeki
sıkı giysiler gevşetilir, çıkarılır.
Ayıltmak
için uğraşmanıza gerek yoktur. Kişi yavaş yavaş kendine gelir. Ancak kişiyi
kendi haline bırakmak kendini yaralamasına sebep olabilir.
Kişi
kendine geldikten sonra yorgunluk, geçici olarak bilinç kaybı, sersemlik
olabilir. Bu yüzden bir süre dinlendirilmelidir. Kendine geldikten sonra
hastaneye götürülmelidir.
Kişi
dişlerini sıkıyorsa ağzına elinizi kesinlikle uzatmayınız sert ve temiz bir
cisimle dilinin solunum yolunu tıkamasını önleyiniz.
Epilepsi Tedavisi
Epilepsi, mutlaka doktora başvurulması ve doktorun gerekli gördüğü
sürece kontrol altında kalınması gereken bir hastalıktır. Bu durum, epilepsinin
ömür boyu devam edeceği şeklinde algılanmamalı. Epilepsinin bazı türleri hasta
belli yaşlara geldiğinde kendiliğinden tamamen düzelebilir ve ilaç tedavisine
gerek duyulmayabilir. Ancak bu hassaslık derecesine de bağlı olabilir ve ne
yapılacağına ilişkin kararı doktor vermelidir.
Nöbetlerin tekrarlaması ve status epileptikus hali, beyinde oksijensiz
kalmaya bağlı bazı etkilere yol açabilir. Her nöbet bir sonrakinin ortaya
çıkmasını kolaylaştırabilir. Tedavisiz kalan küçük nöbet türlerinin bir süre
sonra büyük nöbetlere dönüşme olasılığı vardır. Bu nöbetlerde hastanın maruz
kalabileceği merdivenden düşme, kişi sokakta ise trafik kazası, suda boğulma
gibi tehlikeler vardır.
Bu nedenlerle epilepsiye mutlaka müdahale edilmelidir. Epilepsinin en
önemli tedavi şekli ilaç tedavisidir. Epilepside kullanılan ilaçlar beyin
hücrelerinin aşırı uyarılma durumununa baskı uygulayarak nöbetlerin oluşunu
engeller. Bu ilaçlar her gün, önerilen dozda ve saatlerde çok düzgün bir
şekilde kullanılmalıdır. Doktor çocuğun yaşını, kilosunu, nöbet tipini göz
önüne alarak ilaçları seçer. Tedavide kullanılan başlıca ilaçlar fenobarbital,
fenitoin, epixx, depakin, epitam, karbamazepin, valproik asit ve
ethosüksimiddir. İlaçları düzenli ve doktorun tarif ettiği gibi kullanmak çok
mühimdir. Kullanılan bu ilaçlar hastalığı tamamıyla geçirmez ama nöbetleri
engeller veya sayısını azaltır.
Epilepsi tedavisinin düzgün bir biçimde sürdürülmesi halinde de nöbetler
devam edebilir. Tıbbın dev adımlarla ilerlediği dünyamızda hiçbir hekim
epilepsili bir çocuğun anne-babasına tedavi ile nöbetlerin %100
kaybolacağını garanti edemez. Nitekim dünya istatistiklerine bakılacak olursa
uygun tedavi şartlarında hastaların %60’ında nöbetlerin tümüyle ortadan
kalktığı, %20’sinde tüm tedavi seçeneklerine rağmen nöbetlerin devam
ettiği görülmektedir. Ebeveynlerin hiç aklından çıkarmamaları gereken bir
nokta, epilepsi çağdaş tıbbi tedavi yöntemleriyle yeterince kontrol altına
alınamıyorsa orta çağın büyücülük yöntemleriyle hiç durdurulamaz.
Halen ilaçla tedaviye cevap
vermeyen belli epilepsi türlerinde Türkiye'de cerrahi tedavi olanakları
geliştirilmektedir.
Cerrahi müdahale, ilaçlara
yanıt vermeyen hastalarda uygulanmalıdır ve epilepsi cerrahisi konusunda
uzmanlaşmış özel tıp merkezlerinde yapılmalıdır. Ameliyat sırasında nöbetlere
neden olan beyin bölgesi çok incelikli bir şekilde alınır. Tedaviden sonra
hastaların %90'ı göze batacak şekilde gelişme göstermektedir.
EEG
Elektroensefalografi ya da EEG, beyin dalgaları aktivitesinin elektriksel
yöntemle izlenmesini ölçen yöntemdir. Hastaya elektrik akımı verilmediğinden ağrı ya da acı hissedilmez.
Beynimiz çok düşük
şiddette sürekli eletkrik akımı üretir ve dalgaları düzenli bir şekilde yayar,
EEG bu dalgaları bilgisayar ortamında kaydedilmesi işlemidir. Kalp elektrosuna
(EKG) benzetilebilir. Bundan
farklı olarak çok daha fazla noktadan ve daha uzun süreli çekim yapılır.
EEG beynin yapısal
işlevlerinden çok fonksiyonel durumu hakkında bilgi verir.
Yeni doğmuş bebeklerden en
son yaşa kadar tüm yaştan hastalara EEG tetkikleri yapılabilinir.
EEG'de çekim küçük elektrotların saçlı deriye yerleştirilmesiyle yani
"pasta" denilen iletken bir madde aracılığı ile yapıştırılmasıyla
olur. Bu elektrotların ikisi arasındaki elektriksel potansiyel değişiklikleri
bilgisayara kayıt edilir ve sonuç uzman tarafından yorumlanarak, hastaya gerekli
bilgi verilir. Elde edilen kaydın incelenmesinde, normale oranla sapmalar
bulunmasına dayanılarak, beynin birçok çalışma bozukluğu (sara vb.) teşhis edilebilir.
İnsanın sinir sistem, yaklaşık 10 milyar sinir hücresi içerir. Bunların çoğu beyinde, geri
kalanı omurgada ve bedenin öbür kesimlerinde, ilgili sinirlerde yer alır. Her beyin hücresi 5.000-50.000 sinir hücresiyle
bağlantılıdır. Sinir akıları sinir lifleri boyunca taşınır ve beyinde elektrik
dalgalarına yol açar. Bu elektrik dalgaları kafa derisinde ölçülebilir.
Klinik olarak nöbeti olan her hastada EEG anormalliği
gösterilemeyebileceği gibi nöbet veya epilepsisi olmayan kişilerde de EEG anormalliği
görülebilir. Nöbeti veya epilepsisi olan hastalarda nöbetler arasında EEG’lerde
ortalama % 70 oranında anormallik gösterilebilir.
Yetişkinlerde çekime gelmeden önce saçın bir gün önceden temizlenmesi
gereklidir. Uyku EEG`si çekimi için, hasta kişinin 24 saat
uykusuz kalması gerekebilir. Çocuklarda çekim genellikle uykuda yapılmaktadır.
Bunun için çekim öncesi ilaç verilebilir ve çekimin kolay olması için, çocuğun
geç yatırılıp erken kaldırılması önerilir.
EEG Cihazının Çalışma Şekli ve Kullanılması
Genel olarak kafatasının çeşitli yerlerinde aynı anda kayıt yapabilen 8,
16 veya daha fazla sayıda aynı amplifikatörler bulunmaktadır. Amplifikatörler beyinden
alınan sinyalleri yükseltirler ve mürekkeple kayıt alınmasını sağlarlar.
Kalemler saniyede 3 cm hızla ilerleyen kağıda voltaj değişimlerini çizerler.
Oluşan dalgaların frekans aralığı 0.5 ile 35 Hz arasında değişmektedir.Böylece
beyin dalgaları voltaj zaman grafiği elde edilir. Eeg de ağrısız ve acısız bir
inceleme yöntemidir. Saçlı deriden kayıtlanan potansiyalleri çoğu piramidal hücrelerdeki
tolam sinaptik potansiyallerin akstrasellüler akımlarla ilişkisinin sonucudur.
Bu potansiyeller sonucu alınan kayıtlar montaj adı verilen bağlantılarla
değerlendirilir. Çekim ortalama 30 dk
sürer, çekimden önce elektrotların yerleşimi en önemli hazırlık aşamasıdır.
Elektrotlar beynin sağ ve sol lobuna göre simetrik olarak yerleştirilir.Bu da
hemosferler arası kıyaslamanın sağlıklı yapılması için gereklidir.
*https://tr.wikipedia.org/wiki/Epilepsi
*http://www.yeditepeepilepsisiz.com/epilepsi/9/
*http://acikerisim.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/298/MEHMET_DURSUN_TEZ.pdf?sequence=1
Kaynakça
*https://tr.wikipedia.org/wiki/Epilepsi
*http://www.yeditepeepilepsisiz.com/epilepsi/9/
*http://acikerisim.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/298/MEHMET_DURSUN_TEZ.pdf?sequence=1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder