25 Ocak 2017 Çarşamba

Kolesterolle İlgili Herşey

 

Kolesterol, hayvanların vücut dokularındaki hücre zarlarında bulunan ve kan plazmasında taşınan bir sterol, yani bir steroid ve alkol birleşimidir. Daha düşük miktarlarda bitkilerde de bulunur. Vücut, kolesterolü kullanarak hormon (kortizon, üreme hormonları…) , D vitamini ve yağları indiren safra asitlerini üretir.Bu işlemler için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterlidir.
Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa kan damarlarında birikir ve sertleşmeye ve daralmaya (ateroskleroz veya arteriyoskleroz) yol açar. Aterosklerozda damar duvarında biriken tek madde kolesterol değildir; akyuvarlar, kan pıhtısı, kalsiyum gibi maddeler de birikir. 
Ateroskleroza halk arasında damar sertliği, damar kireçlenmesi de denir. Yüksek kan kolesterolünün zararlarından bahsedilirken söz konusu olan "kötü kolesterol", yani düşük yoğunluklu lipoprotein (İngilizce low density lipoproteins LDL) tarafından taşınan kolesterol düzeyidir. Yüksek yoğunluklu lipoprotein (İngilizce high density lipoproteins HDL) tarafından taşınan kolesterole "iyi kolesterol" denir.

Kolesterol nerelerde kullanılır;


-->Kolesterol suda çok az çözündüğünden kanın sulu kısmında taşınamaz. Kolesterolün kanda taşınması, suda çözünebilen ve kolesterol ve diğer yağ türevlerini taşıyabilen lipoproteinler aracılığıyla olur. Bu lipoproteinlerin yüzeyinde yer alan proteinler, kolesterolün hangi hücrelerden alınıp hangi hücrelere taşınacağını belirler.

İyi Kolesterol HDL ve Kötü Kolesterol LDL


Aslında ne HDL ne de LDL sadece kolesterolden oluşmamıştır. Bunlar kanda kolesterol ve diğer yağları taşıyan yuvarlak, misket gibi içi yağ ile dolu, dış yüzeyi protein ile kaplı damlacıklardır. LDL yani kötü kolesterol yağları vücudun heryerine dağıtır. Vücut hücrelerinin ihtiyacı varsa bu yağları kullanırlar ancak fazla olan yağ kanda dolaşır ve özellikle damar duvarlarına çökerek damar sertliğini hızlandırır. Oysa HDL tıpkı bir çöpçü gibi çevreden kolesterolü toplar ve karaciğere taşır. HDL’nin yaptığı bu işe ters kolesterol taşınması denir. Vücuttaki kolesterolü karaciğere taşıyan tek yapı bu HDL’dir. Peki karaciğer kendisine ulaştırılan bu kolesterolü ne yapar? Karaciğer HDL’nin kendisine getirdiği bu kolesterolü ürettiği safranın içine geçirir ve barsaklara gönderir. Böylece kolesterol barsaklar ve dışkılama yolu ile vücuttan uzaklaştırılır. İşte HDL kolesterolün bu özelliği ona iyi kolesterol denmesine neden olmuştur ve gerçekte fazla kolesterolün vücuttan atılmasının tek yolu da budur.
Böylece kan HDL kolesterolünüz yüksek ise kalp ve damar hastalıklarına karşı daha iyi korunuyorsunuz demektir.>>

İyi kolesterol HDL: Gün aşırı ve düzenli yapılan spor ve ceviz, fındık, badem, lif içerikli sebze ve meyveler, günde 2-2,5 litre kadar su içmek iyi kolesterolün artmasına yardımcı olur. İyi kolesterolü çok düşük olan bir kişinin sigara içmesi intihar etmesi kadar ciddi bir durumdur.

Kötü kolesterol LDL: Fazlası damarlarda birikmelere beraberinde damarlarda tıkanıklığa neden olduğunda, kişide göğüs ağrıları etkisi gösterebilir. Bu aşama kötü kolesterolün iyice yükseldiğini, ilerlediğini gösterir. Nadiren bazı hastalarda ciltte ve gözlerin etrafında sarı lekelere neden olsa da, bu çok az görülür. Kötü kolesterol genellikle ileri aşamalarda rahatsızlık veren belirtilere sebep olur. Kötü kolesterolün bu denli tehlikeli olması da, kişilerde çok fazla ilerlemeden bir belirti vermemesinden kaynaklanır. Düşürmek için: bolca sebze meyve tüketimi, sigara alkolü terketmek, ideal kilomuza dönmek gerekmektedir.

 Kolesterol niye yükselir? 

Kanda kolesterol düzeyini etkileyen çok sayıda faktör vardır. Bu faktörlerin bazıları önlenebilir niteliktedir. Bunlardan bazıları: 
  1. Kalıtımsal Faktörler 
  2. Gıdalar 
  3. Şişmanlık 
  4. Stres 

Kolesterol-yüksek tansiyon ilişkisi:

Kolesterol ve yüksek tansiyon arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Yani kolesterol yüksekliği yüksek tansiyona, yüksek tansiyon kolesterol yüksekliğine yol açmaz. Ancak ikisinin hedefi ve zarar verdiği organ aynıdır: Kan damarları. Yüksek tansiyon kan damarındaki basıncı yükselterek aşınma, yırtılmalara neden olur. Bu durum su borusu içindeki basıncın artmasına bağlı sorunlara benzetilebilir. Yüksek kolesterol de damar duvarında kolesterol birikimine yol açarak damarlarda daralma, tıkanmalara yol açar. Yüksek tansiyon ve kolesterol yüksekliği kan damarına diğerinin verdiği zararın şiddetini arttırır ve ortaya çıkmasını çabuklaştırır. Bu nedenle hem kolesterol yüksekliği hem de yüksek tansiyon tedavi edilmelidir.

İlaç tedavisi ile kolesterolün düşürülmesi:

Lipit düşürücü ilaç tedavisine baş vurulur. Statin grubundan ilaçlar, safra asidi ayırıcıları, nikotinik asit, fibratlar ve kolesterolün bağırsaklardan emilmesini engelleyen ilaçlar kolesterol kontrolünde kullanılır. Statin grubu ilaçlar özellikle çok etkilidir. Diğer ilaçlar da bazen statinlerle beraber, bazen tek başlarına etkili olur.

Doğal tedavi:

Balıklarda bulunan omega-3 yağ asitleri yağları da kolesterol kontrolünde kullanılır. Keten tohumunun içerdiği doymamış yağ asitleri de kolesterol kontrolünde kullanılır

 Kolesterolün neden olduğu bazı hastalıklar:

  1. Safra taşı(kolelit)
  2. Kalp krizi
  3. İnmeler
  4. Damar hastalıkları(Ateroskleroz(damar sertleşmesi))
  5. Alzheimer riskini arttırır
  6. Meme kanserini tetikler

 Safra taşı

Normal veya anormal safra bileşenlerinin büyüme veya birleşme yoluyla vücutta oluşan kristal yapılardır. Safrada çok fazla kolesterol ve yeterince safra tuzu olmayınca kolesterol taşları oluşur. Yüksek kolesterole ek olarak iki diğer faktör de önemli bulunmuştur. Bunlardan birincisi safra kesesinin ne sıklıkla ve ne kadar kasıldığıdır; seyrek ve yetersiz safra kesesi boşalması safranın fazla yoğunlaşmasına neden olup taş oluşumuna katkıda bulunabilir. İkinci faktör ise karaciğer ve safrada bulunan ve kolesterol kristalleşmesini kolaylaştıran veya engelleyebilen bazı proteinlerin varlığıdır.
Kolesterol taşları genelde yeşil, ama bazen beyaz veya sarı da olabilirler. Başlıca kolesteroldan oluşurlar.
Safra taşları safra kesesi ve safra kanalı dahil olmak üzere safra yolarının herhangi bir yerinde oluşabilirler. Ana safra yolunun tıkanmasına koledokolitiasis, safra yollarının bir kısmının tıkanması sarılığa neden olur. Pankreasın ağzının tıkanması pankreatite neden olur. Kolelitiasis safra kesesinde taş olmasıdır. Safra kesesinde genelde büyük tek bir taş olabileceği gibi pek çok, hatta binlerce daha küçük taş da olabilir.
Safra taşının ana belirtisi olan safra atağıdır, bu atakta yarım saatle birkaç saat arası bir süre boyunca hasta kişi üst abdominal(karın) bölgede gittikçe artan bir acı hisseder. Sırtta, genelde kürek kemikleri arasında, veya sağ omuzun altında acı olabilir. Mide bulantısı veya kusma olabilir. Daha ender bazı durumlarda acı midenin altında, pelvise(leğen kemiği) yakın bir yerde başlar. Acıyı azaltmanın bir yolu, safra kesesindeki safra seviyesini düzenlemek için ağrı başlangıcında bir bardak su içmektir ama bu yöntem her zaman çalışmaz. Bu ağrılar genelde özellile yağlı bir yemeğin ardından ve çoğu zaman gece vakti olur. Diğer semptomlar abdominal şişme, yağlı yemekleri kaldıramamak, geğirmek, gaz ve hazımsızlıktır. Eğer bu semptomlarla beraber üşüme, düşük ateş, deri veya gözlerin sararması veya kil renginde dışkı görülürse derhal bir doktora başvurmak gerekir.

Litotripsi:

 Litotripsi özel bir alet yardımıyla şok dalgaları kullanılarak safra kesesi, böbrek ve üst idrar kanalında meydana gelen taş oluşumlarının kırılması yöntemidir. İşlem sonrası taşlar geçtiği bölgelere zarar vermeyecek kadar küçülür ve normal yollarla vücuttan atılır. Ancak bu yöntem ancak belirli büyüklükteki yumuşak taşlara uygulanabildiği için her hastada kullanılmaz.

İlaç Tedavisi: 

Safra taşı için ilaç tedavisi sık kullanılan bir yöntem değildir çünkü başarı oranı diğer yöntemlere göre daha düşüktür ve bu tip ilaçların güçlü yan etkileri bulunmaktadır. Ancak kişinin sağlık koşulları diğer tedavi yöntemleri için uygun değilse ilaç tedavisi düşünülebilir.

Safra Kesesi Taşı Ameliyatı:


Safra kesesi taşı bulunan hastaların %80'i ameliyatla tedavi edilmektedir. Ameliyat 2 farklı şekilde uygulanmaktadır. İlki bölgede bulunan tüm taşların temizlenmesi, ikincisi ise safra kesesinin tümüyle alınmasıdır.

Damar hastalıkları

Ateroskleroz atardamarların en yaygın hastalığıdır. Yağ, kolesterol damar durvarı içinde plaklar adı verilen kümelenmeler şeklinde birikir. Bu birikintiler damarlarda yaygın olarak olur ve sonunda damarın normal işlevini bozar. Aterosklerotik damar daha sert olur ve kan akımına engel olur. Zamanla plak kalınlaşır ve kabalaşır.
Bazen plağın üzerini örten damar tabakası yırtılıp, plak içinde yağ hücrelerini bulunduran materyal dolaşıma karışıp daha ilerdeki küçük damarlarda tıkanıklıklara yol açabilir(beyin damar hastalıkları sonucu inme felç, kalp krizi, yapılan bypassların tıkanması, koroner kalp hastalığı).

Aterosklerozun tedavisinden amaç, hastalığın ilerlemesinin engellenmesi ve geriletilmesidir. Bu amaçla ateroskleroz gelişiminde rol alan risk faktörlerinin engellenmesi yada tedavisi yapılmalıdır. Örneğin kan basıncının düşürülmesi, gıdalarla alınan yağ ve kolesterolün azlatılması, kilo kaybı, sigarasız bir yaşam, şeker hastalığı var ise kan şekerinin kontrol altına alınması sağlanmalı ve ayrıca daha aktif ve hareketli bir yaşam teşvik edilmelidir. Kullanılan başlıca ilaçlar yağ ve kolestero düşürücü olan kolestiramin, kolestipol, gemfibrozil, statin türevi ilaçlardır. Ayrıca kanı sulandıran ilaçlar aspirin, clopidogrel ve ticlopidin dir.


Kaynakça :




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder